2012 YILI ÇALIŞMALARI
Bilal SÖGÜT
Stratonikeia Muğla İli Yatağan İlçesi Eski Eskihisar Köyü'nde bulunmaktadır. İçinden geçen Yatağan-Milas karayolu nedeniyle kente ulaşım çok kolaydır. Bugün Stratonikeia antik kenti üzerine kurulmuş olan Eskihisar Köyü'nde oturan ailelerin bulunması, yerleşimin tam anlamıyla yaşayan bir tarih kenti görünümünü doğrulamaktadır. Bu nedenle Stratonikeia'da farklı dönemlere ait yapı kalıntılarını birlikte görmek mümkündür. Kent içinde bulunan yapılardaki dağılım ile uyumlu olacak şekilde, 2012 yılında farklı alanlarda çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Bu yılki çalışmalar farklı üniversitelerden öğretim elemanı, uzman, öğrenci ve işçilerden oluşan bir ekip ile sürdürülmüştür1. Yapıların temizliği ve çevre düzenlenmesinin haricinde kazı, konservasyon, restorasyon ve çizim çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu yılki çalışmalara, ağırlıklı olarak Kültür Yarlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM), Güney Ege Linyitleri İşletmesi (GELİ) Müessesesi Müdürlüğü ve Pamukkale Üniversitesi'nin Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Koordinatörlüğü tarafından maddi destek sağlanmıştır. Ayrıca Muğla Valiliği, İl Özel İdaresi tarafından, kent içindeki Ağa Evlerinden birisi olan, daha önceki yıllarda Kazı Evi ve Müze Deposu olarak kullanılan Hasan Şar Evi'nin restorasyonu ile ilgili ödenek tahsis edilmiştir. Kente gelen ziyaretçilere verilmek üzere içinde Türkçe ve İngilizce bilgilerin olduğu CD ile birlikte hazırlanan 40 sayfalık Stratonikeia Broşürü Yatağan Kaymakamlığı tarafından bastırılmıştır. Yatağan Belediyesi kentte yapılan kültürel faaliyetlere destek vermiştir. Destek ve katkılarından dolayı tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür ederim.
2012 yılında sur duvarı dışında kentin batısında bulunan Erikli Kilisesi ve aynı alanda mezar kazıları yapılmıştır. Kentin içinde ise Kuzey Şehir Kapısı ve Cadde, Bouleuterion, Tiyatro, Roma Hamamı-1, Batı Cadde ve Selçuk Hamamı'nda çalışılmıştır. Geç Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapılarının restorasyonu konusunda plan tespit ve rölöve çalışmalarına devam edilmiştir.
1 Erikli Kilisesi
Stratonikeia antik kentinin kuş uçumu 650 m. batısında yapılan çalışmalarda Bazilikal planlı bir kilise kalıntısı tespit edilmiş ve 2012 yılında başlayan kazılar bu yıl tamamlanmıştır. Eski Yatağan-Milas karayolu bu yapının kenarına kadar gelmektedir. Bu yol sayesinde kalıntıya güvenli bir şekilde ulaşım mümkün olmaktadır.
Buradaki çalışmalarda doğu-batı yönünde bir kilise kalıntısı tespit edilmiştir (Çizim: 1). Kilisenin batıdaki giriş bölümü ve bu yöndeki mekanların tam planı belirlenebilmektedir. Yapının girişi, batıdaki mekanların güney bölümünden gelmekte ve bazı bölümleri taş döşemeli olmak üzere girişten sonra batıdaki mekanlara ve narteks bölümüne ulaşılmaktadır. Duvar kalıntıları ve mimari detaylardan batı kısımda bazı mekanların iki katlı olduğu düşünülmektedir. Doğu-batı yönünde 3 nefin olduğu kilisenin güney bölümünde, nefe paralel bir mekan daha bulunmaktadır. Kilisenin merkezi nefi mozaik, her iki yan nefler ise tuğla döşemedir. Kuzey nefin batı kenarında bir havuz ve buradan doğuya doğru, kuzey nef orta bölümü boyunca devam eden üzeri kapalı bir kanal tespit edilmiştir (Resim:1). Batı bölümü daha iyi korunmuş olan orta nef mozaikleri geometrik şekillerden oluşmakta ve çok renklidir. Kilisenin doğu bölümü tahribat görmüş, geriye kalan kısmından yapının planı çıkarılabilmektedir.
Diğer buluntuların yanı sıra, kilisesinin aydınlatması ile ilişkili objeler tespit edilmiştir. Bunlar arasında bronz kancalar, zincirler, halkalar ile demir zincirler, duvara aplike edildiği düşünülen eserler bulunmaktadır. Bunlardan 11ES17-E-B22 envanter numaralı haçın üzerinde Grekçe "Tanrım bize merhamet et" yazması ve her iki kolunda olasılıkla zincirlerle asılacak demir kancaların bulunması, bize bunun görülen bir yerde kullanıldığını, uçlarındaki demir kancalara da konveks dipli, kulplu kandillerin bağlanabileceğini düşündürmüştür. 11ES17-E-B03 ve 11ES17-E-B11 numaralı kandil taşıyıcıları çoklu kandillere ait askı kısımlarıdır (Çizim:2). 11ES17-E-D26 numaralı eser olasılıkla duvara aplike edilmiştir. Buluntular ışığında, tutamak kısımlarına da içi boş saplı kandil konularak kullanıldığı düşünülmektedir. Kilisenin buluntularına göre en çok kullanılan alanlardan birisi çoklu kandillerle ile aydınlatılmış olmalıdır.
Kilisede bulunan sikkeler darp edildikleri yerlere ve imparatorlara göre incelendiğinde Bizans'ın en önemli merkezi olan Konstantinopolis'e ait sikkelerin daha fazla olduğu görülmektedir. Diğer darp merkezleri ise Nicomedia, Kyzikos, Antiocheia ad Orontes ve Thessalonica gibi kentlerdir. Bunların dışındaki en önemli buluntulardan diğer ikisi ise, kuzey nefte havuzun hemen yanında bulunmuş olan 11ES17-F-PT01 envanter numaralı Spatheion amphorası ile darp yeri Carthaca olan ve I. İustinianus Dönemine (MS 527-565) tarihlenen bronz sikkedir. Kuzey Afrika tipi form ve hamur yapısına sahip olan bu amphoranın Anadolu üretimi olmadığı kesin ve benzer örneklerinin MS 6-7. yy. arasında kullanıldığı bilinmektedir9. Aynı seviyelerde bulunan amphora ve sikke ticaret sonucu, aynı dönemde buraya gelmiş olmalıdır.
Çalışmalarda ele geçirilen buluntular ışığında, kilisenin MS 5 yy. ile 7 yy.ın ilk çeyreği arasında kullanım gördüğü, çıkan yangın ve tahrip sonucu kullanımına son verildiği anlaşılmaktadır. Bundan sonraki süreçte uzun süre yerleşimin olmadığı alanda, en üstte Beylikler ya da Erken Osmanlı Dönemine tarihlenen bir ev kalıntısı tespit edilmiştir. Çok az bir bölümüne ait kalıntının korunduğu evin duvarları kilisenin mozaik ve tuğla döşemeleri üzerine yerleştirilmiştir. Mevcut kalıntılara göre evin girişi güneyden, iç ve dış ocaklı, iki ya da üç odalı, dış kısımda hayvan bağlama yerleri bulunan, kırsal kesime ait tipik evlerden olduğu düşünülmektedir.
2 Batı Cadde Çalışmaları
Coşkun DAŞBACAK
Banu YILMAZ
Batı Cadde, Gymnasion doğu duvarındaki propylondan başlayıp Roma Hamamı-1 ve Bouleuterion'un kuzeyinden geçerek doğu yönde devam etmektedir. Propylonda in situ bulunan postamentli Attik-İon tipi kaide ve oturduğu stylobat ile caddeye girişi sağlayan krepislerin açığa çıkarılması, propylona doğudan girişi sağlayan bir caddenin bulunduğunu göstermiştir. Doğu-batı yönünde devam eden caddeyi tespit etmek ve bu caddenin Bouleuterion'un kuzeyinde yer alan cadde ile bağlantısını kanıtlamak amacı ile alanda temizlik ve çevre düzenlemesinden sonra kazı çalışmalarına başlanmıştır.
Yapılan ilk çalışmalarda düzensiz halde taşıyıcı ve üst yapıya ait mimari bloklar açığa çıkarılmıştır. Bu blokların Geç Osmanlı-Erken Cumhuriyet Döneminde değişik yapılardan taşındığı belirlenmiştir. Kazı çalışmaları sırasında 497,31 m. kot seviyesinde doğu-batı yönünde ilerleyen mermer bloklardan oluşturulmuş cadde döşemesine ulaşılmıştır. Cadde döşemesinin küçük bir bölümü hariç oldukça iyi korunduğu görülmektedir. Korunmayan bölümdeki döşeme blokları daha geç dönemlerde yerinden sökülerek başka yapı veya yapılara götürülmüş olmalıdır.
Caddenin ortasından geçen bir kanalizasyon sisteminin varlığı belirlenmiş ve bu sistemin geçtiği alandaki mermer döşemede, kentte yaşanan dönemsel depremler nedeniyle yer yer çökmelerin meydana geldiği belirlenmiştir. Caddeyi kuzey ve güneyde peristasisin oturduğu stylobat ile bir krepis sınırlandırmaktadır.
Caddenin doğu yönünde yapılan çalışmalar sırasında güney stylobatın üzerine düşmüş halde bulunan 6 adet sütun tamburu ve 2 adet Dor başlığının anastylosisi yapılmıştır. Yapılan anastylosise göre iki sütun arası mesafe 1.30 m. olarak tespit edilmiştir. Benzer bir düzenleme batı yönde de yapılmış olmalıdır.
Her iki yöndeki stylobat üzerinde sonraki dönemlerde yapılan tahribatın izlerine rastlanmıştır. Stylobat bloklarının bazı bölümlerinin de kaldırıldığı görülmüştür. Kaldırılan bloklarının altında krepis sırasının korunduğu görülürken, bazı bölümlerde stylobatın krepis ile birlikte kaldırıldığı tespit edilmiştir (Resim:2). Tahrip edilen bu bölümlerin sonraki dönemlerde taşıyıcı ve üst yapı mimari elemanların ikinci kullanımlarıyla onarıldığı anlaşılmaktadır. Bu devşirme malzemeler arasında Augustus Dönemi özellikleri gösteren bir İon başlık parçası yer almaktadır. Caddede yapılan doğu yönlü kazı çalışmalarında, taşıyıcı ve üst yapı elemanlarına ait birçok mimari blok açığa çıkarılmıştır. Friz bloklarının hepsinin üzerinde ranke ve İon kymationu bezemesi görülürken, dönemsel olarak farklılıklar tespit edilmiştir. Geç Hellenistik Dönemden Geç Roma Dönemine kadar tarihlenen farklı yapılara ait friz bloklarının sonraki dönemlerde bu alana taşınmış olduğu, dağınık halde bulunan korniş bloklarının bir bölümünün ise aynı yapıya ait olduğu tespit edilmiştir. Alanda bulunan korniş blokları bezemelerine göre Geç Antoninler-Erken Severuslar Dönemine tarihlenirken, konsollu korniş blokları arasında MS 1. yy. sonuna tarihlenen örnekler de vardır. Farklı yapılara ait korniş bloklarının friz bloklarında olduğu gibi caddeye taşınmış olduğu anlaşılmaktadır.
Önceki yıllarda kazısı yapılan ve M.S. 139 yılı depreminden sonra inşa edilen Kuzey Cadde 8,90 m. genişliğinde olmasına karşın, Batı Cadde peristasis hariç 10 m. genişliğe sahiptir.
Caddenin doğu yönde devamının tespiti için Bouleuterion'un kuzeyinde çalışmalara devam edilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalarda, bazı bölümlerde cadde döşemesinin taşındığı görülmüştür. Çalışmalar doğu yönde devam ettikçe yer yer çökmeler olsa da cadde döşemesi sağlam olarak açığa çıkarılmıştır. Caddenin bazı bölümlerinde ise sadece kanalizasyon sistemi üzerindeki döşemenin bir bölümünün korunduğu görülmüştür. 497,66 m. kot seviyesinde kuzey stylobata ait iki basamak açığa çıkarılmıştır (Resim:3). Kuzey stylobatın bazı yerlerde ikinci basamağa, bazı kısımlarda ise üçüncü basamağa ait bloklar tespit edilmiştir. Kuzey caddenin batı portiğinde olduğu gibi burada da iki basamakla çıkıldığı, üçüncü sıradaki blokların ise peristasisi oluşturan sütunların oturduğu stylobat olduğu anlaşılmaktadır. Cadde döşemesinde, kazı çalışmalarının başladığı ilk nokta ile Bouleuterion'un kuzeyindeki doğu ucu arasında 0,45 metrelik kod farkı bulunmaktadır. Bu fark kanalizasyon sisteminde atık suyun düzenli bir şekilde kent dışına akıtılmasını sağlamak için yapılmış olmalıdır.
Çalışmalarda caddenin taşıyıcı elemanı olan postament kaideler, yivli-yivsiz sütun tamburları, Dor ve Korinth başlıkları ile arşitrav, friz ile korniş bloklarından oluşan üst yapı elemanları açığa çıkarılmıştır. Taşıyıcı elemanların yoğunlukla Dor Düzeni'nde olması Antik Dönemde stylobat üzerindeki portiğin en son düzenlemesinin Dor Düzeni'nde olduğunu göstermektedir. Bu blokların bir bölümü düştüğü şekilde bulunmuş, bir bölümü de taşınmış veya devşirme olarak sıralandırılarak bahçe duvarı oluşturulmuştur. Mimari blokların bezeme özelliklerine bakılarak farklı dönemlerde imar faaliyetlerinin yapıldığı görülmektedir. Caddenin üst yapı elemanlarından friz ve korniş blokları yoğun olarak Antoninler ve Severuslar Dönemi'nin mimari özelliklerini taşımaktadır. Blokların tarihi, MS 139 depreminden sonra, Kuzey Caddede olduğu gibi burada da imar faaliyetinin gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.
Alanda bulunan eserler değerlendirildiğinde; Roma Döneminde Korinth Düzeni'nde inşa edilen cadde, doğusunda olduğu gibi Erken Bizans Döneminde Dor düzenlemesi ile geç dönemlere kadar kullanımı devam ettiği anlaşılmaktadır. Caddedeki en kalıcı düzenlemeler, MS 139 depreminden sonra kentte gerçekleştirilen imar faaliyetleri ile birlikte yapılmıştır. Öncekine göre daha küçük de olsa, daha sonraki dönemlerde bu düzenlemeler devam etmiştir.
Mermer cadde döşemesi üzerinde ele geçirilen Roma, Bizans (Resim:4) ve İslami Döneme tarihlenen eserlerin aynı yerde bulunması, farklı dönemlere ait kullanımı düşündürmektedir. Kuzey Cadde'de olduğu gibi Bizans Dönemine ait mekanlara burada rastlanmamıştır. Batı Cadde üzerinde kazılan bölümde böyle bir yapılaşmanın bulunmaması, caddenin kendi amacı dışında kullanılmadığını farklı dönemlerde tadilat geçirerek yine aynı işlevini sürdürdüğünü göstermesi kent için önemlidir. Caddenin doğu-batı aksında ve aynı zamanda Kuzey Cadde ile kesişerek kuzey yönde sirkülasyonu sağlayan kentin ana arterlerden birisi olduğu kesindir. Propylon ile bağlantılı olan Batı Cadde'de Hellenistik Döneme ait bir bulguya rastlanmamış olmakla birlikte, cadde ile ilgili ilk düzenleme en azından Hellenistik Döneme ait olmalıdır. Erken İmparatorluk Döneminde buraya yeni bir cadde eklemek mümkün olamayacağından, önceden var olan caddenin yeniden düzenlenmiş olduğu düşünülmektedir. Özellikle caddenin doğusunda yolun içinde düştüğü gibi bulunan ve postament kaideler ile Dorik tambur ve başlıkların kullanıldığı sütunlar, Erken Bizans Dönemi düzenlemesine aittir (Resim:5).
Zemin döşemesi ve stylobat üzerinde aralarında haçların bulunduğu çok sayıda grafitiler de Bizans Döneminde caddenin aktif olarak kullanıldığını göstermektedir. Farklı dönemlere ait seramik parçaları ve sikkeler de buranın aynı amaçla, uzun süre kullanıldığını doğrular niteliktedir.
3 Agora Çalışmaları
Banu YILMAZ
Gymnasion ile tiyatro arasında bulunan alanda bir yapının varlığı kesin olmakla birlikte, tanımlaması yapılmamıştı. Bu alanda bir agoranın varlığı düşünülmekteydi. Bu nedenle tiyatronun yaklaşık 35 m. kuzeybatısında agoraya ait olduğu düşünülen duvarda temizlik çalışmaları başlatıldı. Düz kenarlı, düz yüzeyli, ince yonulu, dörtgen taşlardan oluşan çift sıra duvarın kireç taşı olan dolgu tabakasına ulaşılmıştır. Duvar bloklarının üzerinde anathyrosisin görülmesi bu duvarın devam ettiğini üst sırasının olduğunu göstermektedir.
Bu duvarın yaklaşık 70 m. kuzeydoğusunda yüzeyde yer alan eşik bloğundan dolayı burada bir yapı olduğu düşünülerek 5x5 m.lik sondaj alanı belirlenmiştir. Yapılan seviye indirme çalışmalarında doğu-batı yönlü geçiş sağlayan, çift kanatlı bir kapı eşiği tespit edilmiştir. Çift kanatlı olan kapının aşınma izlerinden tek kanadının daha çok kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kapı eşiğinin doğu bölümünde üç adet basamak sırası tespit edilmiştir. Basamak sıralarından 1. basamak sırası tahribata uğramıştır. Bu kapı eşiği ve basamak sıraları ile alanda batıdan giriş yapılan bir yapının varlığı düşünülmektedir. Kapı eşiği ve basamak sıraları muhtemelen Roma Döneminden ve buradaki ikinci kullanıma ait olmalıdır.
Alanda farklı dönemlere tarihlenen küçük buluntular açığa çıkarılmıştır. Bunlar arasında, Roma Dönemine tarihlenen cam unguentarium ve kandiller yer almaktadır. Bu kandillerden 12AS01-PT03 numaralı örnek bu alanda çıkan diğer kandillerden tipolojik olarak farklıdır24 (Resim:6).
Kapı eşiği önündeki üçüncü basamak sırasının önünde Cumhuriyet Dönemine ait bir kuyu tespit edilmiştir. Kuyunun örgüsünde kireç taşı ve mermer parçaları kullanılmış olup 3,5 m. derinlikte kuyunun kayrak taşı zeminine ulaşılmıştır. Kuyunun kuzey bölümünde Erken Bizans Dönemine ait olduğu düşünülen kuzey-güney yönlü su kanalı açığa çıkarılmıştır. Su kanalının örgüsünde kırık ve moloz kireç taşları kullanılmış olup üzerine kanalı kapatma amaçlı, büyük taşlar yerleştirilmiştir. Bu su kanalı kuyudan daha önce kullanım görmüş ve kuyunun yapıldığı dönemde işlevini yitirmiştir. Su kanalının üst seviyesinde ise Gallienus Dönemine tarihlenen (MS 253-268) sikkeler ele geçirilmiştir.
Kuyunun güneyinde yapılan çalışmalar sonucunda ise 497,88 m. kot seviyesinde pithos açığa çıkarmıştır. Pithos içerisinde yapılan çalışmalarda herhangi bir buluntuya rastlanılmamıştır. Pithosun çevresinde yapılan seviye düzeltme çalışmalarında ise kayrak taşından döşeme tespit edilmiştir. Açığa çıkarılan döşemenin bir mekanın zeminini oluşturduğu pithosun ise depolama amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir.
Alandaki çalışmalarda doğu bölümde, doğu-batı geçişi sağlayan devşirme olarak kullanılmış ikinci bir kapı eşiği daha tespit edilmiştir. Kapı eşiğinin devamında kapı ile ilişkili, kuzey-güney yönlü uzanan, kırık ve moloz taşlardan harçsız çift sıra örgülü duvar açığa çıkarılmıştır. Duvar örgüsü tekniğine göre Bizans Dönemine ait olmalıdır. Duvar ve kapı eşiği doğrultusunda alandaki bu verilerin bir mekana ait olduğu düşünülmektedir. Ancak duvarın devamı henüz tespit edilemediği için bir mekan oluşturmamıştır.
Duvarın doğu bölümünde yapılan çalışmalarda Bizans Dönemine tarihlenen kuzey-güney yönlü uzanan pişmiş topraktan künk hatları açığa çıkarılmıştır. Bu künk hatlarının yapılan ölçüm çalışmaları sonucunda, Gymnasion duvarları önündeki künk hattı ve tiyatro doğu parodosta yer alan künk hatları ile benzer ölçülere sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu benzerlikler kentte yer alan su aktarım hattının bu alandaki varlığını kesinleşmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda Roma, Bizans ve Türk Dönemlerine ait yapı kalıntıları tespit edilmiştir (Çizim:3). Alanda çıkan bu yapı kalıntılarının genelde sivil yapılara ait olduğu düşünülmekle birlikte, henüz işlevi kesin olarak belirlenememiştir. Burada elde edilen verilerden, şimdilik farklı dönemlere ait kullanımın varlığı kesindir.
4 Tiyatro Çalışmaları
Tunç SEZGİN
Bu yıl tiyatroda sahne binası ile caveanın doğu ve batı bölümlerinin kuzeyinde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Daha önceki yıllarda bir kısmı açılmış bu bölümlerde çalışmalar yoğunlaştırılmış tiyatronun sahne binasının zemin katı, doğu parodos ile doğu ve batı teras duvarları kazılarak genel hatları ile yapının planı belirlenmiştir. Böylece tiyatro için daha önceki çalışmalarda önerilen sahne binası ve caveanın plan denemelerinin farklı olduğu ve genel özellikleri ile yapının özgün bir plana sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır (Çizim:4).
4.1 Sahne Binası ve Orkestra
Tiyatronun sahne binası zemin katının temel seviyesinde günümüze ulaşmıştır. Daha önceki yıllarda yapılan kazılarla bir kısmı açılan sahne binasının bu yıl doğusu kazılarak doğu parodos sınırları ortaya çıkarılmıştır. Doğu parodos genişliği olan 8,20 m. batı parodos içinde hesaplandığında sahne binasının uzunluğu belirlenebilmektedir. Sahne binası, tüm tiyatrolarda olduğu gibi orkestraya paralel şekilde yapılmış olup bağımsız bir şekilde doğu-batı yönde konumlandırılmıştır. Bağımsız sahne binasının zemin katında proskenion ve hyposkenion bulunur. Sahne ön cephesi üç katlıdır. Sahne binasının zemin seviyesinde proskenion ve hyposkenion bölümünün duvarları birbirine paralel şekilde belli aralıklarla doğu-batı yönlü yerleştirilmiştir. Bu bölümlere ait üç adet duvar sırası temel seviyesinde korunarak günümüze ulaşmıştır.
Sahne binasının zemin katında yapılan yeni kazılarla hem proskene hem de arkadaki mekanlara beş kapı ile geçişin sağlandığı görülmüştür. Henüz tamamı kazılmamış olan sahne binasının açılan kısımları incelendiğinde sahne binasının zemin seviyesinde korunan mermer duvarlarında daha sonradan genişletme ya da büyütme yapıldığına dair herhangi bir mimari ize rastlanmamıştır. Ancak proskenede kayrak taşları ile örülü kalın duvar içine yerleştirilmiş bütün pseudo sütunların arka yüzünün ince yonu işlenmiş olması, bu kalın duvarın orijinal evrede olmadığı, pseudo sütunların duvar içinde kalacak şekilde sonradan eklenmiş olduğunu düşündürmektedir. Bu düşüncemizi destekleyen bir diğer veri pseudo sütunların oturduğu mermer stylobat bloklarının üzerinin ince yonu işlenmiş olmasıdır. Böylesi bir duvarın altında kalacak olan mermer blok üst yüzeyi kaba yonu bırakılarak gereksiz işçilik maliyetinden kaçınılmış olmalıydı.
Proskene önünde yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan Dorik mimari bloklar kaldırıldığında, yer yer orkestranın mermer zemin döşeme plakaları çok parçalı da olsa bulunmuştur. Mermer zemin döşemesinin belgeleme çalışmaları yapıldıktan sonra zarar görmemesi için üzeri örtülmüştür. Doğu analemma ön duvarının orkestrada bittiği noktada in situ heykel kaidesine ait bloklar düştüğü şekilde bulunmuştur. Kaide, gövde ve taç bloğundan oluşan yazıtlı heykel kaidesi yerine yerleştirilmiştir. Hemen aksında batı analemma ön duvarının bittiği noktada ise diğer heykel kaidesinin blokları açığa çıkartılmıştır. Batıda ortaya çıkarılan heykel kaidesinin gövde blokları bulunamamıştır.
4.2 Doğu Parodos
Önemli bir diğer çalışma ise doğuda diazomaya çıkışı sağlayan merdiven basamaklarının batısında, seyircilerin orkestra kısmına girişini sağlayan "L" biçimli koridor şeklindeki parodosta yapılmıştır. Hellenistik geleneğe uygun olarak üzeri açık olan parodosta önemli bulgular elde edilmiştir. Parodosta açılan bölümün zemininin düz kenarlı, düz yüzeyli, çokgen ve dikdörtgen kireçtaşı bloklarla yapıldığı görülmüştür. Burada orkestraya geçişi sağlayan kısmın zeminindeki bloklara kanalizasyona su akması için oyuklar açılmıştır (Resim: 7). Sahne binası kısa yan kenarını oluşturan alt sırası bosajlı mermer duvarın doğu bitişiğinde, hemen zeminin üzerinde aynı tiyatro oturma basamakları gibi yapılmış bir sıra oturma yeri olduğu tespit edilmiştir. Sahne binası kısa yan duvarı alt tarafının bosajlı üst kısmının ise pseudo sütunların yer aldığı Dorik Düzen'de yapıldığı, bulunan taşıyıcı ve üst yapı elemanlarından anlaşılmıştır. Bu duvarın triglif-metop bloklarının metop kısmında ise maskların işlenmiş olduğu görülmüştür. Kazısı yapılan alanda bugüne kadar ele geçirilen 11 adet kabartmalı triglif-metop bloğunun metop kısımlarında 16 adet mask yer almaktadır. Aynı alanda bir adet alınlık bloğundaki kalkan üzerinde Dionysos kabartması ve bir duvar köşe bloğu üzerinde thrysos kabartması ortaya çıkarılmıştır. Böylece tiyatronun tanrı Dionysos adına yapıldığını gösteren önemli verilere ulaşılmıştır. Bulunan Dorik mimari elemanlar ve metop kısmındaki mask kabartmaları Erken İmparatorluk Dönemi özellikleri göstermektedir.
4.2 Doğu Teras Düzenlemesi
Altta bir podyum ve üst kısımda büyük bir teras duvarından oluşan doğu teras olarak adlandırdığımız alanda, bu yıl da çalışmalara devam edilmiştir. Doğu-batı yönünde yapılan podyum duvarında ve hemen kuzeyinde yapılan çalışmalarda duvarın doğu sınırı tespit edilmiştir (Resim:8). Podyum duvarının 31,10 m. uzunluğunda olduğu ve en doğuda duvarın taç kısmının Dorik profilli plaster başlığı ile sonlandığı görülmüştür. Podyum'un üst kısmının doğu bölümünde Geç Roma Dönemine ait bir bekletme havuzu ortaya çıkarılmıştır.
Podyumun üst kısmındaki büyük teras duvarının tamamı ortaya çıkarılarak, diazomaya çıkışı sağlayan sahanlık köşesinden itibaren 25,36 m. uzunluğunda olduğu tespit edilmiştir. Duvar, düz kenarlı, düz yüzeyli, ince yonulu, kare ve dikdörtgen bloklarla oluşturulmuş pseudo-isodomik örgüye sahiptir. Büyük teras duvarı en doğuda plaster yaparak sonlanmıştır. Podyum ile teras duvarı arasında kalan alanın sahanlık kuzey cephesi toikhobat seviyesinden itibaren güneyden kuzeye doğru eğimli bir şekilde yapıldığı tespit edilmiştir. Bu eğim, diazomaya çıkışı sağlayan merdiven sınırını oluşturan blokların terasa bakan doğu dış yüzünün güneyden kuzeye doğru belli bir açıda alt tarafın kaba yonu üst kısmın ince yonu bırakılmasından da anlaşılmaktadır. Bu alışık olunmayan her iki terasta görülen eğimli toprak düzenlemesindeki yeşil alanlı peyzaj planlaması, tiyatronun sadece mermer kütle şeklinde algılanmaması için yapılmış olmalıdır.
4.4 Batı Teras Düzenlemesi
Doğu teras düzenlemesi ile ilgili bulguların yapının simetriği olan batı tarafta da olup olmadığını anlamak için bu bölümde de çalışmalar yapılmıştır. Doğu parodosun hemen doğusundaki diazomaya çıkışı sağlayan sahanlıklı merdiven düzenlemesinin simetriğinin batıda da uygulandığı görülmüştür. Doğuda olduğu gibi diazomaya çıkanların kullandığı sahanlık duvarı teras duvarıyla aynı biçimde yapılıp gösterişli bir görünüm kazanmaktadır. Batıya doğru yapılan çalışmalarda doğu terasın benzerinin farklı ölçülerde de olsa batıda da uygulandığı tespit edilmiştir (Resim:9). Batı terasın podyumu 7,60 m. uzunluğunda olup her iki podyumun kaide ve taç profilleri aynı olmasına rağmen, yükseklikleri ve örgü tipinin farklı olduğu görülmüştür. Doğu podyum daha yüksek ve pseudo-isodomik, batı podyum ise daha alçak olup duvar gövdesi orthostat bloklarıyla tek sıra yapılmıştır. Podyum ölçülerinin bu şekilde farklı olması araziye uydurulma zorunluluğundan kaynaklanmış olmalıdır. Podyum tacı üzerinde diazomaya çıkışı sağlayan merdivenin sahanlığının kuzeyinde in situ bulunan ve buraya sonradan yerleştirildiği belli olan dikdörtgen blok kaldırıldığında, podyum duvarı ile birlikte yapılmış olduğu anlaşılan bir sunu çukuru tespit edilmiştir. Sunu çukuru içerisinde yapılan seviye indirme çalışmalarında, Erken İmparatorluk Dönemine tarihlenen pişmiş toprak kaplar ile dipte kırık bir stroter parçası bulunmuştur. Sunu çukuru ve buluntular burada bir törenin yapılmış olduğunu göstermektedir.
Batı podyum duvarının bittiği noktada kuzey-güney yönlü arka duvarı batıda cephesi doğuya bakan, tek nefli, Dor Düzeni'nde inşa edilmiş portik tespit edilmiştir. Portik, batı terasın podyumuna sonradan eklenmiş olmalıdır.
Batı teras üzerinde diazomaya çıkışı sağlayan merdiven basamaklarına paralel olarak yapılmış kuzey-güney yönlü ikinci bir basamak sırası daha bulunmuştur. Çalışmalarda sonradan eklendiği anlaşılan ve podyum tacı seviyesinde iki anta ile başlayan basamaklardan 11 tanesi sağlam olup toplam 15 adet basamak açığa çıkarılmıştır. Deprem nedeniyle kayan teras duvarına ait dolgu taşlarının tehlike oluşturması nedeni ile hem teras duvarı, hem de basamaklar tam olarak kazılamamıştır. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda, basamakların bir yere çıkmak için kullanılmadığı, alanda yapılan törenler ya da batı teras duvarının eğimli olan kuzeye doğru kaymasını önlemek amacıyla yapılmış olabileceğini düşündürmektedir.