2009 YILI ÇALIŞMALARI

Bilal SÖĞÜT
 
Stratonikeia, Muğla İli Yatağan İlçesi  Eskihisar  Köyü  sınırları  içinde,  köyün ilk kurulduğu yerdedir. Yatağan-Milas karayolu antik kentin içinden geçmektedir. Eskihisar Köyü 1957 yılındaki depremde hasar görünce, köy daha kuzeyindeki yeni yerleşim alanına taşınmıştır. Daha sonra bu alandaki kömür çalışmaları nedeniyle köy şimdiki bulunduğu 3. yerine kurulmuştur. Bugün Stratonikeia antik kenti üzerindeki eski köyde 5 aile yaşamaktadır. Mevcut durumuna göre Stratonikeia uzun süreli kesintisiz  bir yaşantının devam ettiği “Arkeoloji Köyü” görünümündedir. Antik Dönem kalıntıları ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi mimarîsi yan yana durmakta, tam anlamıyla uzun soluklu birlikteliği sergilemektedir.

 

2009 yılı çalışmaları 7 ayrı üniversiteden öğretim elemanı, uzman, öğrenci ve işçilerden oluşan bir ekip ile yürütülmüştür. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kalıntılarda kazılar sonunda bulunmuş ve bulunduğu gibi duran mimarî blokların temizliği büyük zaman almıştır. Ancak buna ilâve olarak kazı ve araştırmalara daha fazla ağırlık verilmeye başlanmıştır. Bu yılki çalışmalar, Pamukkale Üniversitesi’nin desteklerinin yanı sıra, ağırlıklı olarak, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM) tarafından sağlanmıştır. Ayrıca Muğla Valiliği, Yatağan Kaymakamlığı ve Yatağan Belediyesi’nin katkıları  olmuştur. Geç Osmanlı ve  Cumhuriyet Dönemi  yapılarının restorasyonu konusunda plan tespit ve rölöve çalışmalarına devam edilmiştir.

Bu yılki arkeolojik kazılar Kuzey Şehir Kapısı ve Cadde, Kadıkulesi Tepesi, Basamaklı Yapı, Yeldeğirmen Tepe, Roma Hamamı-1, Bazilika ve Selçuk Hamamı’nda yapılmıştır.

 

1 Kuzey Şehir Kapısı ve Cadde

Tunç SEZGİN
Kuzey Şehir Kapısı ve Cadde’de bu yıl çalışmalar ot temizliği, blok tasnifi ve kazı çalışmaları olarak üç kısımda yapılmıştır. Büyük ölçüde kazısı tamamlanan Kuzey Şehir Kapısı’nın düştüğü şekliyle bulunan mimarî bloklar tasnif edilmiştir. Bir önceki sezonda kazısına başlanmış olan Kuzey Cadde’de çalışmalar geçen yıl bırakılan noktadan güneye doğru ilerletilmiştir.

 

Kuzey Şehir Kapısı ve Çeşme Anıtı kompleksine ait, yıkılarak düştüğü yerde bulunan mimarî blokların çizimi ve fotoğraflama  çalışmaları  tamamlandıktan  sonra bu bloklar vinç yardımı ile kapının kuzeyindeki toprak dökülerek düzleştirilmiş alana taşınarak tasnif edilmiştir. Böylelikle kapı ve çeşme yapısının kalıntısı tam olarak ortaya çıkarılmıştır.

Bu yılki çalışma döneminde Kuzey Cadde’nin toplam 55 metrelik bölümü kazılarak ortaya çıkarılmıştır (Resim: 1, Çizim: 1). Cadde 8,70 m. genişliğinde ve her  iki tarafında iki basamakla çıkılan orijinali Hellenistik Döneme ait portik stylobatı bulunmaktadır. Caddenin her iki kenarındaki portik peristasisi Roma Döneminde MS 139 depremi sonrasında inşa edilmiş olmalıdır. Erken Bizans Dönemindeki depremle önceki peristasis yıkıldıktan sonra muhtemelen MS 6. yüzyılda bir kısmı Roma Dönemi Portiği’ne ait olan kaideler de kullanılarak, başka yerden getirilen Dorik sütun ve üst yapı elemanları ile yeni portik düzenlemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu son düzenlemenin yıkılmasından sonra düşen mimarî bloklar ve portik mozaiklerin üstü seviyesine Geç Bizans Dönemine ait sivil yapıların inşa edildiği belirlenmiştir. Bu son dönem ile ilgili bir ev planı tam olarak çıkarılabilmiştir.

Cadde zemini üzerine düştüğü şekliyle bulunan sütun tamburları, Dor başlıkları, arşitrav, triglif-metop ve geison-sima blokları çizimde birleştirildiğinde, Batı Portiği’nin en son düzenlemesinin Bizans Döneminde Dor düzeninde olduğu anlaşılmıştır. Dor düzeninde kullanılan Batı Portiği’nin sütunlarının altında farklı yüksekliklerde postamentler kullanılarak kaide uygulandığı, düştüğü şekliyle bulunan üst yapı ve taşıyıcı sütunlardan anlaşılmaktadır. Taşınan sütunların boyunda fazla ayarlamanın mümkün olmaması nedeniyle Batı Portik peristasisi üzerinde postamenti sağlam bulunamayanların yerine farklı mimarî uygulamalar yapılmıştır. Bunlardan bazıları aralarında alınlık bloğunun da bulunduğu kabaca işlenmiş kaideler, bazıları ise dörtgen blok üzerine yerleştirilmiş Attik- İon tipi kaidelerden ibarettir.

Farklı ebatta Dorik üst yapı bloklarının kullanılmış olması, aynı Dor sütunlarının altında kullanılan farklı yerlerden toplanan postamentler gibi üst yapının birden fazla Dorik yapıdan toplanarak Batı Portiği’ne taşınarak cephe düzenlemesinin inşa edildiğini göstermektedir. 

Kuzey Şehir Kapısı’nın önündeki meydanda caddenin başladığı noktadan güneye doğru caddenin eğimli olduğu ve ilk sütunun yerleştirildiği peristasis stylobatından son sütunun bulunduğu stylobat seviyesi arasında 0,87 metrelik kod farkı tespit edilmiştir5. Bizans Dönemi portik sütunu düzenlemesinde sütun yüksekliklerinin kuzeyden güneye doğru ilerledikçe yükseldiği ve bunun sütunlardaki kot farkını tamamlamak düşüncesiyle yapılmış olduğu düşünülmektedir. 

Kuzey Cadde’de güneye doğru ilerletilen çalışmalarda Doğu Porti’ği tarafında aşamalı olarak bulduğumuz dörtgen mekânların bir konut planı oluşturduğu anlaşılmış ve kompleks 1 adı verilmiştir. Burası 1, 4, 5, 7, 9 ve 10 numaralı mekânlardan oluşan altı odalı bir konut mimarîsi özelliği göstermektedir. Esas olarak cadde tarafında iki girişi net olarak algılanan yapıda 1 numaralı mekânın girişi sadece o bölümle sınırlıyken, 5 numaralı mekândan girişle hem doğusundaki 7, 9 ve 4 numaralı mekânlara, hem de 10 numaralı mekânlara geçiş olduğu tespit edilmiştir. Bu biçimiyle tespit edilen plan Bizans Dönemi konutlarından farklıdır. İlk tespitlere göre burası avlusuz bir konut olmalıdır. Bulunan çatı kiremitlerine göre yapının tek eğimli çatıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Yapıyı tarihlemede çatı kiremitleri önemli  rol  oynamaktadır.  Özellikle  mekân  1’de bir tabaka olarak tespit etmiş olduğumuz kiremitler, Batı Porti’ği mekân 2’deki tespit ettiğimiz aziz figürlü kiremitle tamamen örtüşmekte ve MS 11-12. yüzyıl Bizans Dönemine tarihlenmektedir. Ele geçirilen sikkelerden de mekânlar MS 11-12. yüzyıla tarihlenmektedir.

Portiklerin, Erken Bizans Döneminde kullanım gördüğünü kanıtlayan 2 tane ampulla ile bir amphora bulunmuştur. Caddenin mermer zeminine çok yakın bir kodda bulunanaltın I.Aleksios ( M.S. 1081–1118) sikkesi bize cadde zeminin en son kullanımının MS 11. yüzyılın sonları - MS 12. yüzyılın başları olduğunu göstermektedir. Portiklerin üzerine inşa edilen Bizans mekânları ise caddenin portiklerinin tamamen yıkılmasından sonra muhtemelen MS 13.  yüzyıla kadar kullanılmış olduğunu göstermektedir.
 
2 Kadıkulesi Tepesi
Umay OĞUZHANOĞLU
Kadıkulesi Tepesi, Stratonikeia antik kentinin güney kesiminde, Yatağan-Milas karayolunun güneyinde, yüksek bir konumda yer almaktadır. Kentin akropol kesimini oluşturan bu alanda daha önce 1981-82 yıllarında Prof. Dr. A. A. Tırpan tarafından sur duvarlarının planını çıkarmak için inceleme ve çizim çalışmaları yürütülmüştür8. Bu çalışmalarda, tepe üzerinde yer alan ve kenti güney yönden sınırlayan doğu-batı doğrultulu sur duvarı çizilip mimarî özellikleri tanımlanmış ve bunların MÖ 5-4. yüzyıla tarihlenen örneklerle olan benzerliklerine dikkat çekilmiştir.

 

Sur içerisinde herhangi bir yapılaşma olup olmadığını anlamak için bu yılki iki ayrı sondaj çalışmasında herhangi bir mimarî kalıntıya rastlanmamıştır. Bunun sebebi, olasılıkla seyrek ve zayıf olan mimarî dokunun, tepenin dik yamacı ve orman faaliyetleri sonucu tahrip edilmiş olmasıdır. İki sondaj içerisinde de ana kayaya ulaşılmış ve tepeyi oluşturan kayalık zeminin, surun yapımında kullanılan şistten oluştuğu görülmüştür. Açılan surda yapı taşı olarak kullanılan şist malzemenin, başka bir yerden taşınarak değil, tepe üzerindeki taş ocaklarından kesilerek inşa malzemesi olarak seçildiği anlaşılabilmektedir. Bunun dışında, sur boyunca yer yer mermer, düz kenarlı, kabarık yüzeyli, kaba yonulu taşlarla yapılan tadilât da görülmektedir. Görülen kalıntılar, surun en az üç evreli bir kullanımının olduğunu net olarak ortaya koymaktadır.
 
Detaylı bir temizlikten sonra sur ve bunun kullanım evreleriyle ilgili tarihlemeyi netleştirecek arkeolojik malzemeye ulaşabilmek için, sur üzerindeki kulelerden biri olan ve daha önceki çalışmalarda E1 Kulesi olarak adlandırılan alan içindeki dolguda kazı çalışması yürütülmüştür. Bu alanda yürütülen çalışmalarda, kare planlı kulenin içten içe 4,16x4,15 m., dıştan dışa doğu-batı yönünde 6,79 m., kuzey-güney yönünde 5,75 m. ölçülerinde olduğu tespit edilmiştir. Kulenin iki yanında devam eden sur duvarının bu kesimdeki kalınlığı 2,30-2,35 m. arasında değişmektedir. Kulenin doğu, batı ve güney duvarlarının kalınlıkları ise 1,30–1,35 m. arasında değişmektedir. Kuleye giriş, kuzey yönden 2,36 m. yükseklikteki bir kapıyla sağlanmıştır (Resim: 2).
 
Hem kapı hem kule içindeki dolguda, surun inşasında olduğu gibi, farklı kullanım evrelerini ifade eden izlerden söz etmek mümkündür. Bu evrelerden birine işaret eden bir buluntu, kule içinde ele geçirilen ve işlenmiş bir mermer bloktur. Surun kuleye bağlanan kesimlerinde yapı taşı olarak şist kullanıldığı bilinmektedir. Buna karşın sur boyunca batıya doğru ilerlendiğinde, duvarın çeşitli kısımlarının mermer bloklarla tamir edildiği açıktır. Yukarıda sözü edilen, kule içindeki mermer blok, surun söz konusu tadilât evresinde kullanılan bloklarla bire bir benzeşmektedir. Dolayısıyla söz konusu tadilât evresi ve sonrasında, kulede de birtakım düzenlemeler yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

 

Kule içinden ele geçirilen seramik örneklerinin, çok az miktardaki gri örnek dışında, büyük ölçüde devetüyü renkli, çoğunlukla bezemesiz, çark yapımı örneklerden oluştuğu görülmüştür. Kilin yapısı ve içindeki yoğun mika miktarı, seramiğin yerel üretim olabileceğini ortaya koymaktadır. Kazılarda ele geçirilen malzemeler Hellenistik Döneme tarihlenmektedir. Ancak Klâsik Dönem ve öncesine ait sur duvarı örneklerinin bulunduğu alanlarda seramik malzemenin az çıktığı bilinmektedir. Böylelikle burada bu görüş doğrulanmış olmaktadır. Sur duvarının inşa dönemi ile ilgili olarak ise ancak duvar örgü tekniğine bağlı olarak bazı önerilerde bulunabiliriz.
 

1981-82 yıllarında yürütülen çalışmalar sonucunda, tarihlenebilen diğer merkezlerdeki savunma duvarları ile olan paralelliklere dayanarak, Kadıkulesi Tepesi üzerinde yer alan surun Assos, Iasos, Halikarnassos ve Termessos gibi MÖ 5-4. yüzyıl örnekleri ile benzerliğine dikkat çekilmiştir. Ancak bu benzerlik, sadece sur duvarı üzerindeki güneybatı kapısının kulelerinde daha fazla görülen, düz kenarlı, kabarık yüzeyli, kaba yonulu dörtgen ve yamuk taşların kullanıldığı mermer malzeme ile yapılan tamirat duvarları ile sağlanabilir (Resim: 3). Aksi takdirde düz ve düzensiz kenarlı kaba yüzeyli dörtgen ve düzensiz şist taşlardan örülen duvar örgüsü tamamen farklı ve yukarıdaki örneklerden erken bir dönemin mimarîsini yansıtmaktadır. Bizim kazısını yaptığımız E1 kulesi duvarları ise bu değerlendirmeye göre kesinlikle MÖ 5-4. yüzyıl duvarlarından önce olmalıdır. Böylelikle en azından şimdilik Stratonikeia’da kentin güneyindeki Kadıkulesi Tepesi üzerinde Klâsik Dönem öncesine ait Sur Duvarı kalıntılarının varlığının kesin olduğunu ve bunun kapı ve kuleleri ile birlikte takip edilebildiğini söyleyebiliriz.

3 Yeldeğirmen Tepe
Banu YILMAZ
Antik kentin kuş uçumu 600 m. batısında, yeni açılacak olan Yatağan-Milas karayolunun yapımı esnasında Yeldeğirmen Tepe üzerindeki kalıntıların durumunun belirlenmesi amacıyla çalışma başlatılmıştı. Burada defineciler tarafından açılmış bir lâhit mezar tespit edildi. Çalışmalar sonucunda toplam 3 adet mezar ve 2 adet sondaj kazısı yapıldı.

 

Mezarlardan birisi (09YDTM01) daha önce defineciler tarafından açıldığı için kapak taşlarından sadece birisi in situ durmaktaydı. Mezar mermer plâka tekne tipinde olup doğu-batı doğrultulu yerleştirilmiştir. Mezarda yapılan çalışmalarda iskelete ait birkaç parça kırık kol ve bacak kemiğine ait parçalar bulunmuştur. Mezarın dışında, kapak taşına bitişik olarak bulunan ve MÖ 190-160 yıllarına tarihlenen pişmiş toprak tek kulplu testi, mezarın kapağı kapatıldıktan sonra mezarın dışına bırakılan hediyedir. İkinci mezar 09YDTM01 numaralı mezarın kuzeyinde doğu-batı yönlü, lâhit (tekne) mezar tipindedir. Mezarda yapılan çalışmalarda 3 gömü ve 7 iskelet tespit edilmiştir. Mezarda pişmiş toprak ve cam olmak üzere toplam 3 adet eser bulunmuştur. 09YDTM02- PT01 ve PT02 numaralı olpeler astarları ve tiplerine göre Geç Hellenistik Döneme tarihlenmektedir. 09YDTM02-C01 numaralı cam unguentarium ise torba gövdeli formu ile MS 1- 2. yüzyıla tarihlenmektedir14. Böylelikle mezara MÖ 1 ve MS 1. yüzyılda iki farklı gömü yapılmış olabilir.

Üçüncü mezar, 09YDTM01 numaralı mezarın güneyinde, doğu-batı yönlü, lâhit mezar tipindedir (Resim: 4, Çizim: 2). Kremasyon gömüye ait kemikler mezar içinde dağınık bir durumda ele geçirilmiştir. Ayrıca mezar içinde urna kabı olarak kullanılan tek kulplu testi içinde kemikler bulunmuştur. Mezarda Erken İmparatorluk Dönemine tarihlenen pişmiş topraktan tek kulplu testi (09YDTM03- PT01) ve unguentarium (09YDTM03-PT02) ile iki adet bronz sikke (09YDTM03- S01-S02) bulunmuştur. Mezarda bulunan bronz sikkeler aşırı derecede korozyona uğramış olmakla birlikte pişmiş toprak eserlere göre mezarın Erken İmparatorluk Dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır.

Mezarların haricinde yapılan yüzey araştırmaları ve sondaj kazıları yerleşimin tarihi süreci ile ilgili daha farklı buluntular sunmuştur. Tepenin kuzeyindeki Leleg tipi duvar, yüzey araştırmasında tepe üzerinde bulunan fikellura tekniğiyle yapılan seramik (Resim: 5), Korinth tipi çatı kiremidine ait kalypter ve stroter parçaları ile MÖ 4.-3. yüzyıla tarihlenen sikke, MÖ 1.-MS 1. yüzyıla tarihlenen unguenterium ve kandil buluntuları buradaki yerleşimin sürekli olduğunu göstermektedir. Mezarlar bu süreç içinde son döneme rastlamaktadır. 

Böylelikle elde edilen verilere göre Yeldeğirmen Tepesi’nde elde edilen buluntular ışığında bu alanın en azından kesinlikle Arkaik Dönemde kullanılmış olduğu, Klâsik, Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk Döneminde de buradaki yaşamın devam ettiği anlaşılmaktadır.

 

4 Roma Hamamı-1

Coşkun DAŞBACAK
Bulunan yazıtlara göre Stratonikeia’da Roma Döneminde birden fazla hamamın olduğu bilinmektedir. Kalıntısı bilinen 2 hamam bulunmaktadır. Kentin kuzeybatısına yakın bir yerde, gymnasion ile bouleuterion arasında kalan insulalar üzerine “Roma Hamamı-1” olarak isimlendirilen bu yapı inşa edilmiştir. 2009 yılında ilk defa genel temizlik çalışmalarına başlanan yapının duvarlarında dörtgen ve düzensiz kenarlı kireç taşı bloklar kullanılmıştır. Dış cephe duvarlarda düzgün yüzeyli taşlar, nispeten önemsiz duvarlarda ve duvar aralarında moloz taşlar  kullanılmıştır. Opus  caementicum’un  yerel bir uygulaması olan bu teknik (harçlı moloz) Karia, Lykia ve Pisidia’da yaygın olarak  uygulanmıştır. Yapının mekânları  arasındaki bağlantılar kemerli geçişlerle sağlanmaktadır (Resim: 6). Kemerin üzerine binen yükü dağıtmak amacıyla sağır kemerler kullanılmıştır.

 

Roma Hamamı-1 yapı bloğu kuzey-güney, odalar ise simetrik ve birbirine paralel olarak doğu-batı doğrultulu yerleştirilmiştir. Sıcak mekânlar yapı bloğunun güneyinde soğuk mekânlar ise kuzeyinde yer almaktadır. 

Kuzeyde palestra olarak tanımlayabileceğimiz bir alan bulunmaktadır. Palestranın güneyinde nişler yer almaktadır (Resim: 7). Nişler 5 m. genişlik ve 1 m. derinliğe sahip olup içleri tamamıyla moloz taşlarla doldurulmuş durumdadır. Benzer nişler Hierapolis, Aphrodisias ve Laodikeia hamamlarında da bulunmaktadır23. Hierapolis ve Laodikeia hamamlarında bulunan nişler daha derin bir yapıya sahip olmalarına karşın Stratonikeia Hamamı’nda derinlik fazla değildir. Sıcak bölümler ile soğuk bölümler arasında bağlantıyı batı ve orta aksta yıkanma nişi şeklinde düzenlenmiş girişler sağlamaktadır.

Hamamın orta kısmına ait mekânların bir bölümünün üst kısmı, 19 ve 20. yüzyıla ait sivil yapılar ile yol inşa edilirken tahrip edilmiştir. Köy meydanından başlayan bu yol Osmanlı Dönemine ait ulaşım ve gezi yollarının en önemlilerinden birini oluşturmaktadır.

 

Karia geleneğinde kendini gösteren simetrik plan ve palestra ile hamam biriminin aynıaksüzerindeyeralması, Roma Hamamı-1 yapısında karşımıza çıkar. Plan düzenlemesi olarak benzer özellikleri kazı ve araştırmaları yapılmış Karia’da Aphrodisias, Phrygia’da Hierapolis ve Laodikeia hamamlarında da görmekteyiz. Stratonikeia Roma Hamamı- 1’de kazı çalışmaları yapılmadığı için kesin tarihlemeyi sağlayacak arkeolojik bir bulguya henüz rastlanmamıştır. Plan özellikleri bakımından benzerlikler tespit  ettiğimiz MS 2. yüzyıla ait Aphrodisias, Hierapolis ve Laodikeia hamamları ile çağdaş olduğu düşünülmektedir.

 

5 Kuzey Bazilika Çalışmaları
Gökçen ÖZTAŞKIN
Kuzey Bazilika, Kuzey Şehir Kapısı’nın doğu girişi güneyine inşa edilmiştir. Erken Bizans Döneminde bazilika konumlandırılırken, mevcut meydan düzenlemesi daraltılmış ve kapının giriş açıklıklarından doğudaki kapatılarak bazilikanın nartheksinin kuzey sınırı oluşturulmuştur. Aynı şekilde kapının doğusunda devam eden sur duvarı da bazilikanın kuzey duvarı olarak kullanılmıştır.

 

Daha önce yapılan kazılarda kuzey nefin büyük bir bölümü ve mermer döşeme zemini +502,52 m. kod seviyesinde açığa çıkarılmıştı. 2009 yılı kazı çalışmalarına bazilikanın kuzey nefinin doğusunda başlanmıştır. Yapılan çalışmalarda nefin doğu ucunda dört mekândan oluşan bir düzenleme tespit edilmiştir (Resim: 8). Mekân 1 duvarlarında görülen künk sistemiyle toplanan suların Mekân 2 içerisinde toplandıktan sonra sur duvarı üzerine açılan kanal sayesinde dışarıya akıtıldığı görülmektedir. Ancak bu sistemin hangi amaçla yapıldığı anlaşılamamıştır. Bu düzenlemeler bazilikanın bir sebepten işlev dışı kaldığını göstermektedir. Bu durum, olasılıkla MS 7. yüzyıl sonrasında bölgedeki tüm kentlerde karşılaşılan nüfus azalması neticesinde meydana gelmiş olmalıdır. Bu dönemde büyük boyutlu kiliselerin yerlerini daha küçük yapılar almıştır. Burada da buna benzer bir mimarî değişim sonucunda bazilikanın bu alanının kullanım dışında kaldığı ve farklı amaçlar için yeniden düzenlendiği düşünülmektedir. Kazı çalışmalarında tüm bu mekânların üst kodlarında üç mezar tespit edilmiştir. Bu durum dört mekândan oluşan tüm alanın işlevini yitirerek mezarlık alanı olarak kullanıldığını göstermektedir. 

Kazı çalışmalarıyla bazilikanın kuzey sınırını oluşturan sur duvarının doğusu da açığa çıkarılmıştır. Bu alanda sur duvarının 2,50 m. genişliğinde olduğu saptanmıştır (Resim: 9). Sur duvarında Geç Antik Dönemde tamirat yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tamirat tüm bölgeyi ve kenti büyük ölçüde etkileyen MS 365 depreminden sonra olmalıdır. Sur duvarı içerisinde Roma Dönemine ait üç mezar altarı, bir osthetek ve bir arşitrav-friz bloğu bulunmuştur. 

Sur duvarının dış yüzünde kademeli bir düzenleme tespit edilmiştir. +502,25 kod seviyesinde tek sıra tuğla kullanılarak oluşturulmuş bir kademe ortaya çıkarılmıştır. Burada  kullanılan  tuğlalar  0,60x0,60  m.  ölçülerindedir.  Bu  kademenin kuzeyinde +500,46 kod seviyesinde genişlikleri 0,60 m. olan ancak farklı uzunluklardaki mermer bloklar kullanılarak oluşturulmuş bir döşeme daha tespit edilmiştir. Bu mermer döşeme kuzey yönde 0,72 m.lik doğu-batı yönünde uzanan kanal gibi bir boşluktan sonra devam etmektedir. Yukarıda sözü edilen, Mekân 2’den başlayarak sur duvarı üzerinde devam eden su kanalı bu duvarın batısındaki alana doğru uzanmaktadır.

 

6 Bizans Dönemi Seramik Araştırmaları
Muradiye ÖZTAŞKIN
Stratonikeia antik kentinde 2009 yılında Kuzey Cadde üzerinde gerçekleştirilen kazılarda  Orta  Bizans  Dönemine  ait  çok  sayıda  seramik  parçası  ele    geçirilmiştir. Buluntular işlevlerine göre ayrılıp servis, depolama ve pişirme kapları ile ampullalar olarak dört ana grup hâlinde incelenmiştir. 

 

Servis amacıyla kullanılan seramiklerden  sgraffito  tekniğiyle,  yapım  tekniği  ve bezeme öğelerine göre ‘Ege Tipi’ olarak adlandırılan üretim grubuna ait seramikler alanda yoğun olarak ele geçirilmiştir. Bu seramikler, kırmızı hamurlu, beyaz ya da krem rengi astarlı, açık sarı ya da yeşil renkte şeffaf ve parlak sırlı seramiklerdir. Sığ tabak formundaki kaplar üzerinde stilize su kuşu motifleri olabileceğine dair izler mevcuttur. Figürlerin baş, gaga veya kuyruklarını oluşturan çizgiler kalın uçlu âlet yardımıyla, astar kazınarak işlenmiştir. Stil özelliklerine göre kazıda ele geçirilen Ege Tipi seramikler MS 12. yüzyıl ortasından 13. yüzyıl başına kadarki süreçte üretilmiş olmalıdır.

 

Kentteki kazılarda bulunan depolama amacıyla üretilmiş amphora parçalarının henüz tümü incelenerek tipolojisi oluşturulmamıştır. Ancak  Kuzey  Cadde  kazısında ele geçirilen tüm bir amphora, caddenin stratigrafisi ile ilgili bilgi sunması bakımından önemlidir. Ele geçirilen örnek, form olarak ovoidal gövdeli, dışa çekik yuvarlak ağız profilli olup araştırmacılar tarafından LR2 (Hayes 50) olarak adlandırılmıştır (Resim: 10a). Bu amphoraların ilk olarak Akdeniz ve Karadeniz’de MS 5-6. yüzyıllarda kullanıldıkları bilinmektedir33. Amphora, Kuzey Bazilika’nın inşa edildiği alanın Erken Bizans Dönemi evresine ait olmalıdır. 

Stratonikeia’da ele geçirilen pişirme kaplarının tipoloji çalışması devam etmektedir. 2009 yılı çalışmalarında tüme yakın bir khytra ele geçirilmiştir (Resim: 10b). Bu formda kaplar Geç Antik Çağdan itibaren çorba gibi sıvı yemeklerin ve sosların pişirilmesinde kullanılmıştır. Form olarak küresel gövdeli, kısa boyunlu, tek ya da çift kulplu kaplardır. Kulpun gövdeye eklenişi ve gövdenin şekillendirilmesi bakımından MS 12. yüzyıla ait örnekler içerisinde değerlendirilmiştir.

2009 yılı çalışmalarında Kuzey Cadde’de yapılan kazılarda ampullalar da ele geçirilmiştir. İlk ampullanın her iki yüzünde de birer Malta haçı ve onu çevreleyen geometrik desenli madalyon yer alır. İkinci örnek üzerinde sütunlarla taşınan kiborion benzeri bir düzenlemenin altında altar ve üzerinde tören haçı yer alır (Çizim: 3). Kabın kırık olan diğer yüzünde ise olasılıkla kubbeli bir yapı tasvir edilmiş olmalıdır. Ampullalar stil bakımından Erken Bizans Dönemi özellikleri göstermektedir.

 

7 Epigrafya Çalışmaları
Murat AYDAŞ
Bu yılki çalışmalar iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm, 2008 yılı çalışmalarında, antik Yunancadan Türkçeye çevirdiğimiz yapı yazıtlarının ve Stratonikeia takviminin35  bibliyografyasını içermektedir. İkinci bölümde ise, 2008-2009 yıllarında bulunan yazıtların Türkçe çevirileri yer almaktadır.

 

Birinci Bölüm
“4.1 Gymnasion’lar” başlığı altında, 1033 ve 664 numaralı yazıtlar;
“4.2 Hamamlar” başlığı altında 1046 ve 706 numaralı yazıtlar tercüme edilmiştir. “4.3 Bouleuterion Duvarındaki Takvim” başlıklı yazıtın corpus numarası 1044’tür. “4.4 Kiliseler” ise 1059, 1060 ve 1204 numaralı yazıtların Türkçe çevirileridir.
 
İkinci Bölüm
2008 ve 2009 kazı sezonlarında bulunan yazıtlar Gephyra 6’da yayınlanacaktır. Tercümelerde, Gephyra’ya gönderilen makaledeki sıralama takip edilmiştir.
1- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi.
Çevirisi: Eros (bu steli) Nikephorion için, onun hatırası için (yaptırdı). Yolcular, Nikephorion sizi selâmlıyor.
2- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi. Çevirisi: Zeus Hypsistos’a kendisine ait tüm varlığıyla teşekkür eder. 3- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi.
Çevirisi: Birçok büyük iş yapan Dionysios’u ve onun torunlarını onurlarla onurlandırdı(lar).
4- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi. Çevirisi: (Gladyatör) Porphyrios (burada yatıyor).
5- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi.
Çevirisi: Thion Angelos tarafından kurtarılan Diodotos ve Ammias (ve) onların tüm evi Zeus Hypsistos’a teşekkür eder.
6- Buluntu Yeri: Kuzey Cadde; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi.
Çevirisi: Köle Publius Attennius (bu steli) patron’u Gaius Upius Attennius Polites’in hatırası için (yaptırdı).
7- Buluntu Yeri: Kuzey Kapı; Tarihi: Olasılıkla Helenistik Dönem. Çevirisi: (Stratonikeia) Halkı (onurlandırdı).
8- Buluntu Yeri: Kuzey Kapı; Tarihi: M.S. 212-217.
Çevirisi: Aur(elia) Kharidemis bu mezar anıtını, sevgili babası Aur(elius) Kharidemos’un hatırası için yaptırdı.
9- Buluntu Yeri: Kuzey Kapı Kilise Zemini; Tarihi: Olasılıkla Helenistik Dönem. Çevirisi: Aristaios’un kızı, Samios’uın karısı selâm sana!
10- Buluntu Yeri: Eskihisar Köyü Yüzey Buluntusu; Tarihi: Roma İmparatorluk Dönemi.
Çevirisi: Hekaton (bu steli) babası Khryseros’un hatırası için (yaptırdı).

 

8 Türk Hamamı Kazısı
Saim CİRTİL
Antik kentin kuzeybatısına yakın yerdeki köy meydanında Şaban Ağa Camii’nin güneyinde yer alan ve halk arasında Selçuk Hamamı olarak bilinen Türk Hamamı’nda 1982 yılında kısa süreli bir temizlik yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda hamamın kısa tanıtımı ve soyunmalığın bir bölümünün bulunmadığı bir planı yayınlanmıştır. Burada yapılan kazılar hamamın tam bir planının çıkarılması ve tarihinin belirlemesine yöneliktir.

 

Hamamın aralık bölümü haricindeki tüm mekânların üst örtüsünün yıkılmış, mekânları toprak ve molozla dolmuştu. Soğukluk, su deposu ve traşlığın duvarlarının bir bölümü yıkılmış ve tıraşlığın doğu duvarının bir kısmı daha sonradan kuru duvar şeklinde örülmüş, yapının üst örtüsü, mekânları ve su deposunu bitki ve ağaçlar kaplanmıştı.

Bu yıl hamamda temizlik çalışmalarının ardından hamamın doğu duvarı boyunca birikmiş toprak yığınını kaldırılmıştır. Toprağın kaldırılması sırasında karışık şekilde Osmanlı Son Döneminden 1255/1839 tarihli 5 paralık bakır Abdülmecid, 1327/1909 tarihli 5 paralık nikel Reşad ile Cumhuriyet Dönemi’nin bronz 10 kuruşlık paraları bulunmuştur.

 

Su deposunun ağaç, toprak ve moloz dolgu kaldırılarak 4,15x2,60 m. ölçülerinde dikdörtgen zeminin ortasında üstten alta kademelenerek daralan 1,40 m. çapında kazan boşluğu belirlenmiştir. Su deposunun zemini ve duvar yüzeylerinin kireç ve tuğla kırıklarından oluşan harç ile yalıtıldığı görülmüştür. Hamama sıcak su dağıtımının yapıldığı sıcaklık ve ılıklık (soğukluk) bölümlerine birer künk çıkışı tespit edilmiştir. Su deposunun doğusunda yapılan çalışmalarla ocağın zeminine kadar inilmiştir. Ocak ve kazan boşluğundan cehennemliği doldurulan dolgu boşaltılmıştır. Cehennemlik sıcaklığa iki, ılıklığa bir olmak üzere üç cehennemlik kanalı ile bağlanmaktadır.

Hamamın batısında soyunmalık bölümü bulunmakta ve soyunmalığın batısında ise büyük bir bölümünü kaplayan 1952 yılında inşa edilmiş ev bulunmaktadır. Soyunmalığın evden kalan boşluğunda yapılan kazı çalışmalarında soyunmalığa kuzeyden bir girişi olduğu anlaşılmış ve duvarlar boyunca uzanan sekiler ortaya çıkarılmıştır. Mevcut sekilere açılmış üç niş bulunmaktadır. Soyunmalığın zemininin kalan izlerden kayrak taşları ile kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmalar sırasında şadırvana ait olabilecek mermer fıskiye parçaları ele geçirilmiştir. Soyunmalığın üzerinde ev bulunan bölümünün dışındaki kazılma imkanı bulunan bölümlerinin kazısı sırasında hamamın tarihini tespit edecek seramik parçaları ve sikkeler bulunmuştur. Sikkeler seki nişlerinde ve giriş yakınında ele geçirilmiştir. Sikke buluntularından hamamı 15.yüzyıl ortalarına tarihlemek mümkündür (Resim: 11).

Hamamın, soyunmalığın evin altında kalan duvarları takip edilebildiği kadarı ile tahminî planı çizilebilmiştir (Çizim: 4). Soyunmalığın tam olarak belirlenebilmesi için üzerindeki evin kaldırılması gereklidir.