Amerika, Kıbrıs ve yeni jeopolitik

Fikret Ertan / Zaman

 

 

Kıbrıs meselesinin çözümünde bundan böyle Amerika’nın eskiye göre daha aktif bir rol oynayacağı anlaşılmış bulunuyor. Nitekim çözüm müzakerelerinin başlaması için gereken ortak açıklama konusunda ortaya çıkan krizin aşılmasında Amerika’nın Türkiye ile birlikte belirleyici bir rol oynadığına şüphe yok. Amerika bunu da Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın arabuluculuğu ile gerçekleştirmiş bulunuyor. Nuland’ın girişimi sayesinde Rum tarafı ikna olup ortak açıklamaya onay vermişti.

 

Amerika’nın Kıbrıs meselesine böylesine dâhil olması şüphesiz yapıcı ve olumlu bir yaklaşım. Bundan tarafların memnun olması gerekir. Şayet Amerika devreye girmeseydi muhtemelen ortak açıklama yapılmayacak, müzakerelerin başlaması geciktikçe gecikecekti. Bu böyle; ancak bu arada Amerika’nın Kıbrıs meselesinde aktif rol almasının arka plandaki sebeplerini de muhakkak görmek de gerekiyor.

 

Bunların en başında da şüphesiz Doğu Akdeniz’de son birkaç yıldır ortaya çıkmaya başlayan yeni jeopolitik ile bunu doğuran doğalgaz ve petrol kaynakları geliyor. Çok yazdık; ama yine tekrar edelim bugün Kıbrıs açıklarında ve buraya bitişik İsrail sularında çok önemli doğalgaz rezervleri keşfedilmiş bulunuyor.

 

Kıbrıs açıklarında bulunan ve Afrodit sahasının 12. parselinde bulunan yatakta 200 milyar metreküp doğalgaz olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca, aynı yatağın alt katmanlarında 3,7 milyar varil petrol olduğu da söyleniyor. Bu yatakları bulan Teksas merkezli Amerikan enerji şirketi Noble Energy. Söylendiğine göre, Kıbrıs gazı 2015 civarında ihracata hazır hale gelecek.

 

Aynı Noble Energy, İsrail sularında da Tamar ve Leviathan sahalarında da doğalgaz yatakları bulmuştu. Bunlardan Tamar artık üretime geçmiş bulunuyor. Leviathan’ın ise önümüzdeki yıllarda devreye girmesi bekleniyor.

 

Böylece bir-iki yıl içinde Kıbrıs ve İsrail sularındaki doğalgazın dünya piyasalarına girmesiyle birlikte Doğu Akdeniz hem enerji hem de bunun sonucu ortaya çıkacak yeni jeopolitikle stratejik bakımdan çok önem kazanacak.

 

Amerika şüphesiz ortaya çıkacak bu jeopolitik ile yakından ilgileniyor. Bununla kalmayıp şimdiden bu jeopolitiğe kendi çıkarları doğrultusunda kendi damgasını da vurmak için hareket ediyor.

 

Esasen, Amerika hem Kıbrıs hem de İsrail gazının Doğu Akdeniz’de yeni bir istikrar ve güven ortamı doğurmasının mümkün olduğuna inanıyor. Bunun da söz konusu gazların Türkiye-Kıbrıs-İsrail’in anlaşmasıyla boru hatları vasıtasıyla Türkiye üzerinden dünya piyasalarına sunulmasının hem bölgesel istikrar hem de güvenlik bakımından en uygun alternatif ya da yol olduğu kanaatine varmış bulunuyor. Bunda şüphesiz stratejik faktörlerin yanı sıra her halükârda korumak, desteklemek zorunda olduğu Noble Energy faktörü de şüphesiz rol oynuyor.

 

    Ancak, bu arada İsrail’in gazını hangi yolla dünya piyasalarına ulaştırma konusunda henüz kesin bir karara varmadığını, iki yol üzerinde düşündüğünü de hatırlatalım. Bunlardan biri gazın sıvılaştırılarak tankerlerle dünyaya arzı; diğeri ise her bakımdan en uygun, en ucuz yol olan boru hattıyla Türkiye üzerinden dünyaya arzı.

 

    Amerika, İsrail’in ikinci yol olan Türkiye yolunu tercih etmesini istiyor. Ayrıca, müttefiki İsrail’in Türkiye-Kıbrıs-İsrail enerji üçgeninde yer almasının İsrail’in uzun vadeli yararına olduğuna da inanıyor. Bu bakımdan İsrail ile Türkiye’nin aralarındaki problemleri giderip belli bir anlaşma çizgisine ulaşmalarını da istiyor. Nitekim, hatırlanacağı gibi İsrail’in Mavi Marmara saldırısı dolayısıyla resmen özür dilemesi son tahlilde Başkan Barack Obama’nın devreye girmesi sayesinde, Netanyahu’ya baskısıyla gerçekleşmişti.

 

Uzun lafın kısası, Amerika açıkça söylemediği; ama bizim çıkarım ve tahminlerimize göre Kıbrıs meselesinin çözümü ve müzakereler konusunda yukarıda anlattığım mülahazalarla hareket ediyor.

 

Amerika, Doğu Akdeniz’de belirmeye başlayan; ama tam anlamıyla birkaç yıl içinde şekillenmesi beklenen yeni jeopolitiğe kendi damgasını vurmak istiyor. Tabii bu arada, bu jeopolitikte aktif rol oynamak isteyen Rusya’yı mutlaka dikkate alıyor. Bu jeopolitikte esas başrolün Türkiye’ye düştüğünü de bilmem söylememe gerek var mı?

 

Kaynak: http://enerjienstitusu.com/2014/02/20/kose-yazisi-amerika-kibris-ve-yeni-jeopolitik/?utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+enerjienstitusu+%28Enerji+Enstit%C3%BCs%C3%BC%29

 

Yorumlar

Bizi Takip Edin

facebook

Menü